selam yagmurlar, selam çicekler selam dosatlarr her keze sleamalar,
bugun uzun zamandır görüsemediğim ve gercekten özlediğim ve sevdiğim bir arkadas bir dost bir insan canlısı , güzel kalpli birinden tel aldımm ve cok mutluyum, ve onun içten ve samıımı dilekleri beni inanın çok mesut ve bahtiyar ett, buradan bende ona bu dileklerinin milyonlarcasını diliyor ve tesekkür ediyorum, umarım o da fırsat bulup bu nacızane bloguma ugrarsa sevinirim,
ve selam güzel arkadasım dostum selam güzell kalpli insann hers ey gönlünce olsun saglıklı huzurlu ve basarılı güzel bir hayat dileklerimlee memo
30 Mart 2010 Salı
24 Mart 2010 Çarşamba
iki şey
*İki şey insani "nitelikli insan" yapar:*
1- İradeye hakim olmak
2- Uyumlu olmak
*İki şey "ekstra değer" katar:*
1- Hitabet ve diksiyon eğitimi almak
2- Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek
*İki şey geri bırakır: *
1- Kararsızlık
2- Cesaretsizlik
*İki şey kaşif yapar:*
1- Nitelikli çevre
2- Biraz delilik
*İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar:*
1- Baskın yeteneği bulmak
2- Cidden sevdiğin işi yapmak
*İki şey başarının sırrıdır:*
1- Ustalardan ustalığı öğrenmek
2- Kendini güncellemek
*İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:*
1- Niyetin saf olması
2- Ruhsal farkındalık
*İki şey milyonlarca insandan ayırır:*
1- Sorunun değil çözümün parçası olmak
2- Hayata ve her şeye yeni (özgün, orijinal, farklı) bakış açısıyla
yaklaşabilmek.
*İki şey gelişmeyi engeller:*
1- Aşırılık (mübalağa, abartı,ifrat, tefrit)
2- Felakete odaklanmış olmak
*İki şey çözüm getirir:*
1- Tebessüm (gülümseme, sırıtma veya kahkaha degil!)
2- Sükut (susmak)
*İki şey"kalitesiz insan"ın özelliğidir:*
1- Şikayetçilik
2- Dedikodu
*İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:*
1- Bakış açısını değiştirmek
2- Karşındakinin yerine kendini koyabilmek
*İki şey yanlış yapmanı engeller:*
1- Şahis ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek
2- Hak yememek
*İki şey kişiyi gözden düşürür:*
1- Demagoji (laf kalabalığı)
2- Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek)
1- İradeye hakim olmak
2- Uyumlu olmak
*İki şey "ekstra değer" katar:*
1- Hitabet ve diksiyon eğitimi almak
2- Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek
*İki şey geri bırakır: *
1- Kararsızlık
2- Cesaretsizlik
*İki şey kaşif yapar:*
1- Nitelikli çevre
2- Biraz delilik
*İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar:*
1- Baskın yeteneği bulmak
2- Cidden sevdiğin işi yapmak
*İki şey başarının sırrıdır:*
1- Ustalardan ustalığı öğrenmek
2- Kendini güncellemek
*İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:*
1- Niyetin saf olması
2- Ruhsal farkındalık
*İki şey milyonlarca insandan ayırır:*
1- Sorunun değil çözümün parçası olmak
2- Hayata ve her şeye yeni (özgün, orijinal, farklı) bakış açısıyla
yaklaşabilmek.
*İki şey gelişmeyi engeller:*
1- Aşırılık (mübalağa, abartı,ifrat, tefrit)
2- Felakete odaklanmış olmak
*İki şey çözüm getirir:*
1- Tebessüm (gülümseme, sırıtma veya kahkaha degil!)
2- Sükut (susmak)
*İki şey"kalitesiz insan"ın özelliğidir:*
1- Şikayetçilik
2- Dedikodu
*İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:*
1- Bakış açısını değiştirmek
2- Karşındakinin yerine kendini koyabilmek
*İki şey yanlış yapmanı engeller:*
1- Şahis ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek
2- Hak yememek
*İki şey kişiyi gözden düşürür:*
1- Demagoji (laf kalabalığı)
2- Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek)
mecnun leyla ile sohbette
Mecnun bir gün fırsat buldu, Leyla ile oturmaya muvaffak oldu. Leyla, onu sınamak için bir dilekte bulundu:
- Ey âşık! Neyin varsa getir.
- A ay yüzlü, dedi Mecnun, aşkınla ne suyum kaldı, ne kuyum. Ne ciğerimde azıık kan, ne gözümde bir nebze yaş. Aklımı yağma ettin, uykumu çaldın. Artık bir canım var, emreyle onu vereyim.
- Ben onu senden ne vakit istesem alırım, başka neyin var, sen ondan bahset.
Mecnun o vakit arandı, yakasında sakladığı bir iğnesi vardı, onu çıkarıp sevgiliye sundu.
- İşte varlık aleminde sahip olduğum tek şey bu iğnedir. Bunu da neden taşıyorum bilmek istersen, çölde, ovada seni izlerken çok düşüyorum, kendimden geçiyorum; oralarda ayağıma, bedenime dikenler batıyor; bu iğneyle o dikenleri çıkarıyorum.
- İşte bunu istiyordum ben senden. Eğer aşkında gerçek isen bu iğne nasıl layık oluyor sana? Dikeni çıkarırsan buna vefa mı derler?!..
- Ey âşık! Neyin varsa getir.
- A ay yüzlü, dedi Mecnun, aşkınla ne suyum kaldı, ne kuyum. Ne ciğerimde azıık kan, ne gözümde bir nebze yaş. Aklımı yağma ettin, uykumu çaldın. Artık bir canım var, emreyle onu vereyim.
- Ben onu senden ne vakit istesem alırım, başka neyin var, sen ondan bahset.
Mecnun o vakit arandı, yakasında sakladığı bir iğnesi vardı, onu çıkarıp sevgiliye sundu.
- İşte varlık aleminde sahip olduğum tek şey bu iğnedir. Bunu da neden taşıyorum bilmek istersen, çölde, ovada seni izlerken çok düşüyorum, kendimden geçiyorum; oralarda ayağıma, bedenime dikenler batıyor; bu iğneyle o dikenleri çıkarıyorum.
- İşte bunu istiyordum ben senden. Eğer aşkında gerçek isen bu iğne nasıl layık oluyor sana? Dikeni çıkarırsan buna vefa mı derler?!..
12 Mart 2010 Cuma
mehmet akif anısına(istiklal marşının kabul yıldönümü)
Çanakkale Şehidlerine
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
- Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı! hayasızcasına,
Maske yırtılmasa halâ bize affetti o yüz...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman o orduyu seyret ki, bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, haşa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Huda'nın ebedi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
- Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı! hayasızcasına,
Maske yırtılmasa halâ bize affetti o yüz...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman o orduyu seyret ki, bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, haşa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Huda'nın ebedi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy
11 Mart 2010 Perşembe
Ağlama/ kıyamam ben sana ey yar...
Gül ey kimselere benzemeyen yar
Ağlama/kıyamam gözyaşlarına
Akıtma elemlerini gönül teline
Topla saçlarına ay ışığını
Çöz içindeki kör düğümleri
Savrul pul pul dünyanın dört köşesine
Ağlama/kıyamam ben sana ey yar...
Ağlama kıskanmasın bulutlar seni
Savur rüzgarlarla kederlerini
Yükle bütün öfkeni yıldırımlara
Sökülsün yüreğinde biriken paslar
Savur eteklerini ılık rüzgara
Göster tüm dünyaya gülümsemeni
Ağlama/ kıyamam ben sana ey yar...
Utansın yağmurlar gözyaşlarından
Kırlangıçlar getirsin sevinçlerini
Götürsün bulutlar hüzünlerini
Şiirler yazılsın bir gülüşüne
Çık artık gizlendiğin siperlerinden
Dünya güzel görsün güzelliğinde
Ağlama/kıyamam ben sana ey yar...
Geri al iğdelerden güzel kokunu
Vursun ayışığı pencerelerine
Kırılsın paramparça tüm zincirlerin
Dinsin susuzluğun abı-ı hayat'ta
Bülbüller şakısın gönül bahçende
Alem kadın görsün bir bakışında
Ağlama/kıyamam ben sana ey yar...
alıntı
Ağlama/kıyamam gözyaşlarına
Akıtma elemlerini gönül teline
Topla saçlarına ay ışığını
Çöz içindeki kör düğümleri
Savrul pul pul dünyanın dört köşesine
Ağlama/kıyamam ben sana ey yar...
Ağlama kıskanmasın bulutlar seni
Savur rüzgarlarla kederlerini
Yükle bütün öfkeni yıldırımlara
Sökülsün yüreğinde biriken paslar
Savur eteklerini ılık rüzgara
Göster tüm dünyaya gülümsemeni
Ağlama/ kıyamam ben sana ey yar...
Utansın yağmurlar gözyaşlarından
Kırlangıçlar getirsin sevinçlerini
Götürsün bulutlar hüzünlerini
Şiirler yazılsın bir gülüşüne
Çık artık gizlendiğin siperlerinden
Dünya güzel görsün güzelliğinde
Ağlama/kıyamam ben sana ey yar...
Geri al iğdelerden güzel kokunu
Vursun ayışığı pencerelerine
Kırılsın paramparça tüm zincirlerin
Dinsin susuzluğun abı-ı hayat'ta
Bülbüller şakısın gönül bahçende
Alem kadın görsün bir bakışında
Ağlama/kıyamam ben sana ey yar...
alıntı
siz özelsiniz
Siz özelsiniz!
Her hayvan türü benzeşik bir millet, her insan ise tek başına bir alemdir. Sesiniz, kokunuz, dokunuşunuz, gülüşünüz, sevginiz, fedakrlığınız, arkadaşlığınız özel. Bir kopyanız yok, rakipsizsiniz. Yaratan tek başına kalbinizle konuşur.
Dr. Muhammed Bozdağ
Her hayvan türü benzeşik bir millet, her insan ise tek başına bir alemdir. Sesiniz, kokunuz, dokunuşunuz, gülüşünüz, sevginiz, fedakrlığınız, arkadaşlığınız özel. Bir kopyanız yok, rakipsizsiniz. Yaratan tek başına kalbinizle konuşur.
Dr. Muhammed Bozdağ
Ey şefkati ve merhameti sınırsız olan Allahım,
Ey şefkati ve merhameti sınırsız olan Allahım,
Bütün kalbim, ruhum ve samimiyetimle ellerimi Sana kaldırıp yalvarıyorum. Bugüne kadar Sana dönmek, Senin sevmediğin şeyleri yapmamak ve bütün ruhumla Sana bağlanmak konusunda verdiğim sözleri bozdum. Hep nefsimin ve şeytanın çirkin tuzaklarına kapılıp, vicdanım feryat ettiği halde, Senin huzurunda Sana isyan anlamına gelecek kötülükleri işleme cüretkarlığında bulundum.
Ben şu anda Sen’in kudretinin tecellisiyle bu sözleri söylerken, tekrar, utançla kararmış alnımla huzurunda boynumu eğiyorum. Bir daha Sen’in engin merhametine sığınarak, azabından korkup rahmetin için yalvarıyorum.
Şefkatli ve Merhametli Allahım,
Şüphesiz, Sen’in kullarına olan şefkat ve merhametin, bütün annelerin ruhlarına bağışladığın evlat şefkatiyle karşılaştırılamayacak kadar büyük ve sınırsızdır. Tekrar, rahmetini ümit ederek, bulanık gözlerimi göğsüme indirip, bağışlanmamı diliyorum. Sen’den başka el açacağım, sonuçta Sen’den başka kapısına sığınacağım, Sen’den başka kalbimin ve ruhumun sınırsız arzularını tatmin edebilecek kimse yok.
Rabbim…
Bir daha, beni bağışlamanı içtenlikle istiyorum. Sen’in sevmediğin ve beni Sana sevdirmeyecek şeyleri yapmamak hususunda, bana sağlam bir irade vermeni diliyorum. Nefsime galip gelmek, nefsimin çirkin arzularını senin çizdiğin meşru daire çerçevesinde tatmin etmek konusunda bana başarı vermeni diliyorum.
Şüphesiz benim ve sevdiklerimin ve sevmek istediklerimin sahibi Sensin. Sen’in mülkün olan şeylere yönelen nefsimin Senden izinsiz istemesine karşı, Sen’in yardımına sığınıyorum.
Bana insanlığın özellikle sonsuz mutluluğunu destekleyecek çalışmalarda bulunmama yetecek bir beden ve zihin sağlığı bağışlamanı diliyorum.
Allahım…
Evreni O’nun nurundan yarattığın, bizim Seni tanımamızı borçlu olduğumuz Sevgili Peygamberimizin (asm) sana olan engin sevgisi hürmetine; Senin Kadir, Rahim ve Vedud isimlerinin hürmetine, yakarışlarımı katında kabul eyle. Hayırlı hedeflerimden ayrılmama izin verme.
Allahım! Beni sürükleyip Senden uzaklaştırmaya yırtınan nefsimin ellerine teslim etme. Seni sevmekten daha büyük bir mutluluk olamaz. Lütfen Seni bana sevdir. Ruhuma her sabah bu duayı samimiyetle okumaya beni teşvik edecek bir arzu ver.
Rabbim! Beni bağışlayıp, sevdiklerine dahil etmeni istiyorum. Beni karanlık ve tehlikeli yollardan geçirirken yalnız bırakmamanı, benim yanımda olduğunu hissetmemi sağlamanı istiyorum. Kusurlarımdan utanıyorum. Yalanlarımdan, bencilliklerimden, ikiyüzlülüklerimden, şükürsüzlüklerimden utanıyorum. Eğer beni bağışlarsan ve seversen, bundan daha büyük neyi başarabilirim.
Kovulanlardan olmaktan ısrarla ve içtenlikle sana sığınıyorum Allahım. Senden uzaklara düşmekten Sana sığınıyorum.
Amin…
--------------------------------------------------------------------------------------
(İstemenin Esrarı'ndan: Bozdağ’ın Bir Duası)
''sayın bozdag beyefendiye tesekkürlerimi sunuyorum''
Bütün kalbim, ruhum ve samimiyetimle ellerimi Sana kaldırıp yalvarıyorum. Bugüne kadar Sana dönmek, Senin sevmediğin şeyleri yapmamak ve bütün ruhumla Sana bağlanmak konusunda verdiğim sözleri bozdum. Hep nefsimin ve şeytanın çirkin tuzaklarına kapılıp, vicdanım feryat ettiği halde, Senin huzurunda Sana isyan anlamına gelecek kötülükleri işleme cüretkarlığında bulundum.
Ben şu anda Sen’in kudretinin tecellisiyle bu sözleri söylerken, tekrar, utançla kararmış alnımla huzurunda boynumu eğiyorum. Bir daha Sen’in engin merhametine sığınarak, azabından korkup rahmetin için yalvarıyorum.
Şefkatli ve Merhametli Allahım,
Şüphesiz, Sen’in kullarına olan şefkat ve merhametin, bütün annelerin ruhlarına bağışladığın evlat şefkatiyle karşılaştırılamayacak kadar büyük ve sınırsızdır. Tekrar, rahmetini ümit ederek, bulanık gözlerimi göğsüme indirip, bağışlanmamı diliyorum. Sen’den başka el açacağım, sonuçta Sen’den başka kapısına sığınacağım, Sen’den başka kalbimin ve ruhumun sınırsız arzularını tatmin edebilecek kimse yok.
Rabbim…
Bir daha, beni bağışlamanı içtenlikle istiyorum. Sen’in sevmediğin ve beni Sana sevdirmeyecek şeyleri yapmamak hususunda, bana sağlam bir irade vermeni diliyorum. Nefsime galip gelmek, nefsimin çirkin arzularını senin çizdiğin meşru daire çerçevesinde tatmin etmek konusunda bana başarı vermeni diliyorum.
Şüphesiz benim ve sevdiklerimin ve sevmek istediklerimin sahibi Sensin. Sen’in mülkün olan şeylere yönelen nefsimin Senden izinsiz istemesine karşı, Sen’in yardımına sığınıyorum.
Bana insanlığın özellikle sonsuz mutluluğunu destekleyecek çalışmalarda bulunmama yetecek bir beden ve zihin sağlığı bağışlamanı diliyorum.
Allahım…
Evreni O’nun nurundan yarattığın, bizim Seni tanımamızı borçlu olduğumuz Sevgili Peygamberimizin (asm) sana olan engin sevgisi hürmetine; Senin Kadir, Rahim ve Vedud isimlerinin hürmetine, yakarışlarımı katında kabul eyle. Hayırlı hedeflerimden ayrılmama izin verme.
Allahım! Beni sürükleyip Senden uzaklaştırmaya yırtınan nefsimin ellerine teslim etme. Seni sevmekten daha büyük bir mutluluk olamaz. Lütfen Seni bana sevdir. Ruhuma her sabah bu duayı samimiyetle okumaya beni teşvik edecek bir arzu ver.
Rabbim! Beni bağışlayıp, sevdiklerine dahil etmeni istiyorum. Beni karanlık ve tehlikeli yollardan geçirirken yalnız bırakmamanı, benim yanımda olduğunu hissetmemi sağlamanı istiyorum. Kusurlarımdan utanıyorum. Yalanlarımdan, bencilliklerimden, ikiyüzlülüklerimden, şükürsüzlüklerimden utanıyorum. Eğer beni bağışlarsan ve seversen, bundan daha büyük neyi başarabilirim.
Kovulanlardan olmaktan ısrarla ve içtenlikle sana sığınıyorum Allahım. Senden uzaklara düşmekten Sana sığınıyorum.
Amin…
--------------------------------------------------------------------------------------
(İstemenin Esrarı'ndan: Bozdağ’ın Bir Duası)
''sayın bozdag beyefendiye tesekkürlerimi sunuyorum''
10 Mart 2010 Çarşamba
günaydın
günaydın sevdiğim,,, günaydın dostlar... günaydın kuşlarrr,, günaydın çimenler yaylalar,, günaydın yalçın kayalıklı daglarrr günaydın hayat,,
günaydın yüregınde bır nebze sevgi olanlar,,
günaydın hastalar ,, gunaydın dertlilerr gunaydın ey küçük melekler .. günaydın çocuklar
günaydın kalplerinden kin ve ve nefreti atanlar,,, günaydın barısa kardesliğe birlik ve beraberliğe kanat cırpanlar
unutmayalım ki günes her sabah hepimiz için doğuyor
öyleyse ,, neden hep beraber mutlu olmayalım
eee o zaman ... hep beraber selamlayalım
GÜNAYDIN MUTLULUK .....
GÜNAYDIN MUTLULUK ......
GÜNAYDIN MUTLULUK ......
günaydın yüregınde bır nebze sevgi olanlar,,
günaydın hastalar ,, gunaydın dertlilerr gunaydın ey küçük melekler .. günaydın çocuklar
günaydın kalplerinden kin ve ve nefreti atanlar,,, günaydın barısa kardesliğe birlik ve beraberliğe kanat cırpanlar
unutmayalım ki günes her sabah hepimiz için doğuyor
öyleyse ,, neden hep beraber mutlu olmayalım
eee o zaman ... hep beraber selamlayalım
GÜNAYDIN MUTLULUK .....
GÜNAYDIN MUTLULUK ......
GÜNAYDIN MUTLULUK ......
Bir Eşi Olmalı İnsanın
Bir Eşi Olmalı İnsanın Cennetten Köşe Almışcasına SevdiğiSakındığı...
Bir Eşi Olmalı İnsanın Cennetten Köşe Almışcasına SevdiğiSakındığı..
İnsanın eşi olmalı bakarken yüreğinin kabardığı gözlerinden gözlerine yüreğinin aktığı...aşık olduğu bir eşi olmalı.....
Sabah gözlerini açtığında yanında olduğunu görüp şükürler etmeli Yaradana. Koklamalı saçlarını. Uyuyan eşine şefkatle bakıp usulca dokunmalı yüzüne varlığını hissedebilmek için. Parmakları titremeli incitirim korkusuyla. Sürekli çağlayan bir pınar olmalı gönlü...kramplar girmeli midesine onsuzluk aklına geldikçe!
Rüzgar onun kokusunu getirmeli yağmur onun sesini. Elleri yanmalı ellerini tutabilmek için. Akşam onu görecek diye pırpır etmeli yüreği. Kelebekler gibi olmalı insanın kalbi. Ayakları birbirine dolaşmalı heyecandan eve dönerken eşi. Beklemek asırlar gibi uzun gelmeli. Gelişi ile sonsuz bir nur dolmalı içine.
Yüzüne baktığında konuşmadan anlamalı derdini tasasını öfkesini sevincini coşkusunu...Güven duymalı herşeyiyle. Başını göğsüne koyup huzurla uyuyabilmeli tüm düşüncelerinden arınmış olarak. Babası abisi arkadaşı dostu sırdaşı anası çocuğu olmalı...Şımarabilmeli yanında. Kıskanılmalı zaman zaman da...
Bir eşi olmalı insanın!!!
Sabah yolcularken işine içi acımalı daha yollarken özlemeye başlamalı. Seni şimdiden özledim!!!
Akşam dönüşünü beklemeli sabırsızlıkla. Gözleri yollarda kalmalı ve kapıyı çalmadan açmalı...aşkla karşılamalı hasretle sarılmalı boynuna özlemle koklayıp öpmeli yıllarca uzak kalmışcasına! Her günü bir başka güzel olmalı yaşamın bir başka özel bir başka soluklanmalı her anında. Verdiği hiç bir şeyin yeterli olmadığını düşünüp kahrolmalı daha fazla ne yapabilirim diye düşünmeli. Mutluluk saçmalı etrafına.
Bir eşi olmalı insanın cennetten köşe almışcasına sevdiği sakındığı bakmaya kıyamadığı...Her bir hücresinden aşkın fışkırdığı çölde okyanusu yaşadığı bir eşi olmalı!!!
---alıntı---
Bir Eşi Olmalı İnsanın Cennetten Köşe Almışcasına SevdiğiSakındığı..
İnsanın eşi olmalı bakarken yüreğinin kabardığı gözlerinden gözlerine yüreğinin aktığı...aşık olduğu bir eşi olmalı.....
Sabah gözlerini açtığında yanında olduğunu görüp şükürler etmeli Yaradana. Koklamalı saçlarını. Uyuyan eşine şefkatle bakıp usulca dokunmalı yüzüne varlığını hissedebilmek için. Parmakları titremeli incitirim korkusuyla. Sürekli çağlayan bir pınar olmalı gönlü...kramplar girmeli midesine onsuzluk aklına geldikçe!
Rüzgar onun kokusunu getirmeli yağmur onun sesini. Elleri yanmalı ellerini tutabilmek için. Akşam onu görecek diye pırpır etmeli yüreği. Kelebekler gibi olmalı insanın kalbi. Ayakları birbirine dolaşmalı heyecandan eve dönerken eşi. Beklemek asırlar gibi uzun gelmeli. Gelişi ile sonsuz bir nur dolmalı içine.
Yüzüne baktığında konuşmadan anlamalı derdini tasasını öfkesini sevincini coşkusunu...Güven duymalı herşeyiyle. Başını göğsüne koyup huzurla uyuyabilmeli tüm düşüncelerinden arınmış olarak. Babası abisi arkadaşı dostu sırdaşı anası çocuğu olmalı...Şımarabilmeli yanında. Kıskanılmalı zaman zaman da...
Bir eşi olmalı insanın!!!
Sabah yolcularken işine içi acımalı daha yollarken özlemeye başlamalı. Seni şimdiden özledim!!!
Akşam dönüşünü beklemeli sabırsızlıkla. Gözleri yollarda kalmalı ve kapıyı çalmadan açmalı...aşkla karşılamalı hasretle sarılmalı boynuna özlemle koklayıp öpmeli yıllarca uzak kalmışcasına! Her günü bir başka güzel olmalı yaşamın bir başka özel bir başka soluklanmalı her anında. Verdiği hiç bir şeyin yeterli olmadığını düşünüp kahrolmalı daha fazla ne yapabilirim diye düşünmeli. Mutluluk saçmalı etrafına.
Bir eşi olmalı insanın cennetten köşe almışcasına sevdiği sakındığı bakmaya kıyamadığı...Her bir hücresinden aşkın fışkırdığı çölde okyanusu yaşadığı bir eşi olmalı!!!
---alıntı---
9 Mart 2010 Salı
kıskanırım
Saçın yüzüne değse
Telini kıskanırım
Birine söz söylesen
Dilini kıskanırım
Kıskanırım seni ben
Kıskanırım kalbimden
Bu nasıl aşk allahım
Öleceğim derdimden
Sakın takma göğsüne
Gülünü kıskanırım
Seni saran kemerden
Belini kıskanırım
Deli ediyor beni
Gezinir her yerini
Okşadıkça her yerini
Elini kıskanırım
Makam: Hüzzam
Söz: H. Münir Ebcioğlu Müzik: Teoman Alpay
Telini kıskanırım
Birine söz söylesen
Dilini kıskanırım
Kıskanırım seni ben
Kıskanırım kalbimden
Bu nasıl aşk allahım
Öleceğim derdimden
Sakın takma göğsüne
Gülünü kıskanırım
Seni saran kemerden
Belini kıskanırım
Deli ediyor beni
Gezinir her yerini
Okşadıkça her yerini
Elini kıskanırım
Makam: Hüzzam
Söz: H. Münir Ebcioğlu Müzik: Teoman Alpay
Sevgi dolu şu gönlüm
Sevgi dolu şu gönlüm / Bir kuş gibi kanatlı
Dünyam seninle güzel / Hayat seninle tatlı
Sen benim herşeyimsin / Canımsın candan yakın
Unutur sanma sakın / Unutmam, unutamam
Sevginle yanar gönlüm / Bağrımdaki ateşsin
Dünyamı aydınlatan / Hayat veren güneşsin
Sen benim herşeyimsin / Canımsın candan yakın
Unutur sanma sakın / Unutmam, unutamam
Uşşâk (Düyek)
Bestekâr : Bilge Özgen
Güftekâr : Ayten Baykal
Dünyam seninle güzel / Hayat seninle tatlı
Sen benim herşeyimsin / Canımsın candan yakın
Unutur sanma sakın / Unutmam, unutamam
Sevginle yanar gönlüm / Bağrımdaki ateşsin
Dünyamı aydınlatan / Hayat veren güneşsin
Sen benim herşeyimsin / Canımsın candan yakın
Unutur sanma sakın / Unutmam, unutamam
Uşşâk (Düyek)
Bestekâr : Bilge Özgen
Güftekâr : Ayten Baykal
2 Mart 2010 Salı
Bir Eşi Olmalı İnsanın Cennetten Köşe Almışcasına SevdiğiSakındığı...
Bir Eşi Olmalı İnsanın Cennetten Köşe Almışcasına SevdiğiSakındığı...
İnsanın eşi olmalı bakarken yüreğinin kabardığı gözlerinden gözlerine yüreğinin aktığı...aşık olduğu bir eşi olmalı!
Sabah gözlerini açtığında yanında olduğunu görüp şükürler etmeli Yaradana. Koklamalı saçlarını. Uyuyan eşine şefkatle bakıp usulca dokunmalı yüzüne varlığını hissedebilmek için. Parmakları titremeli incitirim korkusuyla. Sürekli çağlayan bir pınar olmalı gönlü...kramplar girmeli midesine onsuzluk aklına geldikçe!
Rüzgar onun kokusunu getirmeli yağmur onun sesini. Elleri yanmalı ellerini tutabilmek için. Akşam onu görecek diye pırpır etmeli yüreği. Kelebekler gibi olmalı insanın kalbi. Ayakları birbirine dolaşmalı heyecandan eve dönerken eşi. Beklemek asırlar gibi uzun gelmeli. Gelişi ile sonsuz bir nur dolmalı içine.
Yüzüne baktığında konuşmadan anlamalı derdini tasasını öfkesini sevincini coşkusunu...Güven duymalı herşeyiyle. Başını göğsüne koyup huzurla uyuyabilmeli tüm düşüncelerinden arınmış olarak. Babası abisi arkadaşı dostu sırdaşı anası çocuğu olmalı...Şımarabilmeli yanında. Kıskanılmalı zaman zaman da...
Bir eşi olmalı insanın!!!
Sabah yolcularken işine içi acımalı daha yollarken özlemeye başlamalı. Seni şimdiden özledim!!!
Akşam dönüşünü beklemeli sabırsızlıkla. Gözleri yollarda kalmalı ve kapıyı çalmadan açmalı...aşkla karşılamalı hasretle sarılmalı boynuna özlemle koklayıp öpmeli yıllarca uzak kalmışcasına! Her günü bir başka güzel olmalı yaşamın bir başka özel bir başka soluklanmalı her anında. Verdiği hiç bir şeyin yeterli olmadığını düşünüp kahrolmalı daha fazla ne yapabilirim diye düşünmeli. Mutluluk saçmalı etrafına.
Bir eşi olmalı insanın cennetten köşe almışcasına sevdiği sakındığı bakmaya kıyamadığı...Her bir hücresinden aşkın fışkırdığı çölde okyanusu yaşadığı bir eşi olmalı!!!
---alıntı---
İnsanın eşi olmalı bakarken yüreğinin kabardığı gözlerinden gözlerine yüreğinin aktığı...aşık olduğu bir eşi olmalı!
Sabah gözlerini açtığında yanında olduğunu görüp şükürler etmeli Yaradana. Koklamalı saçlarını. Uyuyan eşine şefkatle bakıp usulca dokunmalı yüzüne varlığını hissedebilmek için. Parmakları titremeli incitirim korkusuyla. Sürekli çağlayan bir pınar olmalı gönlü...kramplar girmeli midesine onsuzluk aklına geldikçe!
Rüzgar onun kokusunu getirmeli yağmur onun sesini. Elleri yanmalı ellerini tutabilmek için. Akşam onu görecek diye pırpır etmeli yüreği. Kelebekler gibi olmalı insanın kalbi. Ayakları birbirine dolaşmalı heyecandan eve dönerken eşi. Beklemek asırlar gibi uzun gelmeli. Gelişi ile sonsuz bir nur dolmalı içine.
Yüzüne baktığında konuşmadan anlamalı derdini tasasını öfkesini sevincini coşkusunu...Güven duymalı herşeyiyle. Başını göğsüne koyup huzurla uyuyabilmeli tüm düşüncelerinden arınmış olarak. Babası abisi arkadaşı dostu sırdaşı anası çocuğu olmalı...Şımarabilmeli yanında. Kıskanılmalı zaman zaman da...
Bir eşi olmalı insanın!!!
Sabah yolcularken işine içi acımalı daha yollarken özlemeye başlamalı. Seni şimdiden özledim!!!
Akşam dönüşünü beklemeli sabırsızlıkla. Gözleri yollarda kalmalı ve kapıyı çalmadan açmalı...aşkla karşılamalı hasretle sarılmalı boynuna özlemle koklayıp öpmeli yıllarca uzak kalmışcasına! Her günü bir başka güzel olmalı yaşamın bir başka özel bir başka soluklanmalı her anında. Verdiği hiç bir şeyin yeterli olmadığını düşünüp kahrolmalı daha fazla ne yapabilirim diye düşünmeli. Mutluluk saçmalı etrafına.
Bir eşi olmalı insanın cennetten köşe almışcasına sevdiği sakındığı bakmaya kıyamadığı...Her bir hücresinden aşkın fışkırdığı çölde okyanusu yaşadığı bir eşi olmalı!!!
---alıntı---
olmalı
sevdalısı olmalı insanın aynen gemilerin limanları gibi...
Zaman zaman uğradığın,yükünü boşaltığın,dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda...
Sonra açık denizlere uğurlamalı seni, geri döneceğin günü bekleme umuduyla...
Bazen rüzgara o açmalı yelkenini,yanağına konan bir öpücüğün çoşkusuyla...
Halatlarını çözmeli,seni çok ama çok özlemeli...
aşkı olmalı insanın;ermiş,bilge,hayatı ezbere okuyabilen...
Düşünmediklerini düşündüren,seni bir cambaz ipinde güvende tutabilen...
Gerektiğindesenin için ateşi yutabilen...
Yolunu ışıtabilen ustan olmalı...
Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini...
Sana vermeli bir kış günü üzerindeki tek gömleği...
Zaman zaman uğradığın,yükünü boşaltığın,dalgalar dininceye kadar beklediğin koynunda...
Sonra açık denizlere uğurlamalı seni, geri döneceğin günü bekleme umuduyla...
Bazen rüzgara o açmalı yelkenini,yanağına konan bir öpücüğün çoşkusuyla...
Halatlarını çözmeli,seni çok ama çok özlemeli...
aşkı olmalı insanın;ermiş,bilge,hayatı ezbere okuyabilen...
Düşünmediklerini düşündüren,seni bir cambaz ipinde güvende tutabilen...
Gerektiğindesenin için ateşi yutabilen...
Yolunu ışıtabilen ustan olmalı...
Şekillendirmeyi öğretmeli hayatın çömleğini...
Sana vermeli bir kış günü üzerindeki tek gömleği...
yalnızım ey sevgili
kalabalık sokaklarda dolasıyorum
basıbos anlamsız duygular kaplamıs
bir garip yüregim, dolanıyorum
sanki ne aradıgını bilmez bir mecnun gibi
düsüncelerimin girdabına düşmüş
kurtulamıyorum
off of ki ne of
ey sevgili ne olur bir kelime et de
bıraz ferahlayayım
gel artık insafa
gel artık sevdaya
bitsın bu ayrılık hasret
bitsın son bulsun bu özlem
ne olur anla artık
dayanacak takatım kalmadı
seni sevmek bu kadarmı zor
söyle sevgili
-pigoris-
basıbos anlamsız duygular kaplamıs
bir garip yüregim, dolanıyorum
sanki ne aradıgını bilmez bir mecnun gibi
düsüncelerimin girdabına düşmüş
kurtulamıyorum
off of ki ne of
ey sevgili ne olur bir kelime et de
bıraz ferahlayayım
gel artık insafa
gel artık sevdaya
bitsın bu ayrılık hasret
bitsın son bulsun bu özlem
ne olur anla artık
dayanacak takatım kalmadı
seni sevmek bu kadarmı zor
söyle sevgili
-pigoris-
bugun 02 mart 2010
sevdiğim uzakta hasta olmuss, ne yapabılırımm, hasret bir yandan, sevda bir yandan, merak bir yandan, allahım sabır ver,,,ey sevdiğim az kaldı biraz sık dişini yarın her sey daha guzel olacak, evet mutluluklara yelken acacagız, sevdaya kanat cırpacagızz,, her seyin bir vaktı zamanı var derler, allah saglık verirse her dert biter kavusuruzzz,
1 Mart 2010 Pazartesi
Kaydol:
Yorumlar (Atom)



